Dişil & Eril: Kadında Kutsal Dengenin Uyanışı
- Sana Bir Adım
- 19 Ağu
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Ağu

Kadın sadece dişil midir?
Bu soru, ruhun en eski sırlarından birini fısıldar. Çoğu zaman dişil enerji, kadınla; eril enerji ise erkekle özdeşleştirilir. Oysa hakikat çok daha derindir: Her insanın içinde iki kutup da yaşar. Biri yaratıcı, akışkan, kapsayıcıdır; diğeri yön veren, sınır koyan, düzenleyen bir güçtür. Gerçek bütünlük, işte bu iki enerjinin birlikte dans edebilmesinde saklıdır.
Dişil enerji su gibidir. Akışa izin verir. Durur, hisseder, sezgiyi onurlandırır. Besler, büyütür, kabullenir. Ruhun derin katmanlarına iner, bilinmeyeni duyumsar.
Kadın, içindeki dişil sesi duyduğunda, kendini olduğu haliyle kabul etmeyi, yumuşaklığın ardındaki gerçek gücü fark etmeyi öğrenir. Nezaket, şefkat ve sezgiyle dünyaya akar. Ama sadece dişil enerjide kalmak, bazen dağılmaya, sınırları kaybetmeye ve istikametsiz bir teslimiyete dönüşebilir. Su, bir kaba ihtiyaç duyar; yön, iskelet ister.
İşte tam burada eril enerji devreye girer. Eril; netlik, karar, sınır ve sorumluluk demektir. Hayali somut plana taşır, korur, sahiplenir. İçimizdeki eril yan, “Hayır” diyebilmeyi, sınır koymayı, sezgiyi eyleme dönüştürmeyi öğretir. Kadın, eril yanını onurlandırdığında, akışı somut bir düzleme taşır. Sezgi fikir olur, fikir adım olur. Ancak sadece erilde kalmak, aşırı kontrol arzusuna, duygusuzluğa ve sert bir kabuğa da dönüşebilir.
Modern dünyada çoğu kadın ya aşırı dişilde kalıp sorumluluğu devreder ya da aşırı eril maskeyle kırılganlığını unutur, yorulur. Gerçek dişil uyanış, bu iki uç arasında kendi öz denge noktasını bulmaktır. Ne sadece akan, ne sadece yanan…
Su ve ateş bir araya geldiğinde, yaşam nefes alır.
Peki tüm bunların özünde ne var?
Kadim öğretilerde dişil enerji, Tanrıça arketipiyle özdeşleşir. İsis’ten İnanna’ya, Kibele’den Afrodit’e… Her dişil figür, kadının sezgisel, yaratıcı, besleyici, yok edici ve dönüştürücü gücünün bir yansımasıdır. Ama her Tanrıça, yanında bir eril güce yaslanır. Çünkü dişil ve eril, kozmik düzende birbirini tamamlar. Kadının içinde de aynı kutsal evlilik vardır: Kraliçe, içindeki kralı onurlandırarak ayakta kalır.
Jung’un Animus ve Anima arketipleri de bunu hatırlatır: Her kadının içinde bir içsel eril vardır. Onu görmezden geldiğinde dişil enerji yönsüz bir nehre dönüşür. Onu baskıladığında ya da aşırıya kaçtığında, dişil yan kurur. Ruhun dengesi bu iki kutbu birbirine düşman etmekte değil; ikisini de bilgelikle kucaklamakta gizlidir.
Belki sen de fark ediyorsundur:
İçindeki dişil ses ne kadar duyuluyor?
Eril yanın ona nasıl yön veriyor?
Sınır koyabiliyor musun yoksa akışın içinde kayboluyor musun?
Yoksa her şeyi sıkı sıkı kontrol etmeye mi çalışıyorsun?
Tüm bu sorular, kendi içinde dengeyi bulman için kapı aralar. Kadın, dişil yönünü onurlandırırken eril yanını bastırmak zorunda değildir. Ne kadar derinden hissederse, o kadar güçlü adımlar atabilir. Ne kadar teslim olursa, o kadar sağlam durabilir. Gerçek yaratıcılık, sadece hisseden değil; hissedip harekete geçebilen kadının ellerinde filizlenir.
Ve unutma: Bu kutsal denge, tek başına kolay kurulmaz.
İçindeki dişil & eril yaraları görmek, atalardan aktarılan yükleri dönüştürmek, Tanrıça bilgisini açığa çıkarmak için bir rehbere ve kozmiğin derin bir enerji çalışmasına ihtiyaç duyabilirsin.
Kaleme Alan : Büşra Yavuz
Ruhsal Dönüşüm Rehberi & Kozmik Enerji Eğitmeni





Yorumlar