top of page

Ruhun Hafızasındaki İlahi Kader : Levh-i Mahfuz

  • Yazarın fotoğrafı: Sana Bir Adım
    Sana Bir Adım
  • 2 Eyl
  • 2 dakikada okunur
ree

İlahi yazgının, kaderin, bütün bilginin yazılı olduğu kozmik arşiv...

Kur’an’da “korunmuş levha” olarak geçen Levh-i Mahfuz, ezoterik anlamda evrensel hafızadır. Geçmişin, şimdinin ve geleceğin bütün kayıtları onda saklıdır. Tüm varoluşun kodları, sırları ve bilinç akışları burada mühürlenmiştir.


İnsanın bedeninde bu ilahi levhanın izdüşümü DNA ve kalbin hafızasıdır.

Çünkü kalp, sadece bedensel yaşamın ritmini değil; ruhun kadim kayıtlarını da taşır. Ruhsal açıdan Levh-i Mahfuz, insanın öz bilincinde saklı olan, çoğu kez nefsin perdeleriyle gizlenmiş kadim sır levhasıdır.


Evren, bir bilincin içinde yazılıdır.

Ve insan, bu bilincin bir yansımasıdır.


İnsan Kendi Kaderinin Yazarıdır

Tasavvuf geleneğinde kader ikiye ayrılır:


  • Mutlak (Mübrem) Kader: Değiştirilemez olan yazgıdır. Ruhun özünde, ilahi planın bir parçası olarak var olan yolculuktur. Doğum, ölüm, ruhun özü gibi sabit hakikatler bu alana dahildir. Bu, Levh-i Mahfuz’da korunmuş, sarsılmaz yazıdır.


  • Muallak (Şarta Bağlı) Kader:

    ''Biz, her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.'' (İsra,13)

    İnsanın seçimleriyle, niyetleriyle, bilinç ve enerji düzeyiyle değişebilen akıştır. Kalbin niyeti, ruhun frekansı, kişinin aldığı dersler bu kaderi dönüştürür. Bu, insanın Levh-i Mahfuz’daki satırlarla etkileşime geçebildiği, yeniden yazılabilen bölümdür.



Kişi bilinçsiz yaşadığında muallak kader, otomatik tekrarlarla, geçmişten gelen kayıtlarla işler. Bilinçsiz yaşamak; nefsin arzularına takılıp kalmak, öfke ve kibre teslim olmak, acıya bağlılıkla kendini tanımlamak, egonun hükmü altında yaşamak, şükürsüzlük ve umutsuzlukla titreşimi düşürmek demektir. Bu duygular, kişinin alanını ağırlaştırır ve muallak kaderi aynı tekrarların içine hapseder.


Ama bilinçli yaşamak, kalbi arındırmak, yüksek titreşimli duyguları – şükür, teslimiyet, sevgi, merhamet ve umut – yaşama davet etmektir. İşte bu hal, insanı kendi Levh-i Mahfuz’una yaklaştırır ve muallak kaderin yazılarını yeniden düzenleme kudretini açığa çıkarır.

Kader, dışarıdan dayatılmış bir zincir değil; insanın bilinç titreşimlerinin tezahürüdür.İnsan, mutlak kaderin ilahi planına sadık kalarak, muallak kaderin akışında kendi hikâyesinin yazarı olabilir.


Kozmik Enerji ve Kaderin Dönüşümü

Zihinsel farkındalık tek başına kaderi dönüştürmeye yetmez. Çünkü kaderi kaydeden şey yalnızca düşünce değil; insanın bütün enerji alanıdır: duyguları, niyetleri, bilinçaltı kayıtları, ruhsal titreşimleri.

Gerçek dönüşüm, frekans düzeyinde gerçekleşir. İşte bu noktada kozmik enerji, kaderin dönüşümünde eşsiz bir kapı açar.

Kozmik frekanslar, insanın bilinç katmanlarına nüfuz eder; zihnin ötesine geçerek doğrudan ruhsal kayıtlarla rezonans kurar. DNA’daki kadim kodlara, kalpteki sır levhasına dokunur. Bu temas yalnızca bir şifa değil, aynı zamanda bir yazılım güncellemesi gibidir.

Titreşim değiştiğinde, kaderin sayfaları da değişir. Kozmik enerjiyle çalışan kişi, yalnızca bir farkındalık değil; varoluşunun temel kayıtlarında köklü bir dönüşüm yaşar.

Bu yüzden en derin bilinç genişlemesi, en güçlü kader değişimi, kozmik frekanslarla rezonans halinde mümkündür. Çünkü kader, enerjiyle yazılır; enerjiyle değişir.


Unutma;

“Sen hiç bir zaman kaybolmadın; yolun, yolculuğun tüm ihtişamıyla evrenin hafızasında saklı. Kalbini açıp yolculuğa bir adım attığında, kaderin levhasında kendi öz ışığını bulur ve o ışıkla varoluşunun yeni sayfalarını yazmaya başlarsın.”



Kaleme Alan : Büşra Yavuz

Ruhsal Dönüşüm Rehberi & Kozmik Enerji Eğitmeni


 
 
 

Yorumlar


bottom of page